KPSS Siyaset
Siyasetin Anlamı
Toplumları yönetme etkinliği anlamına gelir. Toplumu yönetme etkinliği en mükemmel şekilde devlet tarafından gerçekleştiğinden siyaset de devletin yönetme etkinliğidir. Siyasetin temel kurumları devlet, hükümet, parlâmento, seçim ve siyasi partilerdir. Siyasetin bu temel kurumları toplumdan topluma farklılık gösterir.
2. Siyasetin Temel Kavramları
a. Egemenlik: Milletin ve onun tüzel kişisi olan devletin sahip olduğu yetkilerin tümü demektir. Egemenliğin ulusun olduğu söylemek, devlet yaşamında en üst gücün bir tek kişi ya da gruba değil, bütün ulusa ait olduğu anlamına gelir. Anayasanın 6. maddesi “Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz.” demektedir. Yasama, yürütme, yargı güçlerinin kullanımı iç egemenlik; devletin başka bir devlete bağımlı olmaması ve diğer devletlerle eşit durumda bulunması bağımsızlık adını alır.
b. Meşrutiyet: Egemenliğin meşru olması, iktidarın hukuk kurallarına uygun olarak hareket etmesidir. Günümüz demokratik toplumlarında iktidarın, hem hukuk kurallarına uygun olması hem de halkın desteğine sahip olması gerekir. İktidarda olan yöneticiler halkın temsilcileridir ve halk tarafından seçilerek gelmiştir. Eğer iktidar, halkın desteğini yitirirse hukuken meşru bile olsa değiştirilmesi gerekir.
c. Devlet: Devlet insanlık tarihinin en eski ve en köklü toplum kurumlarından birisidir. İnsan topluluklarının ekonomik ve toplumsal gelişmesinin belli bir aşamasında oluşmuş bir kurumdur. Ünlü Fransız düşünür Rousseau devleti şöyle tanımlar “Devlet ya da site, yaşamı üyelerinin birliğine da yanan bir tüzel kişidir. Amacı, üyelerinin korunma sı ve refahıdır.” Günümüzdeki modern devlet anlayışı 16. yy.dan itibaren şekillenmeye başlamıştı Devleti oluşturan temel öğeler ülke, halk ve otoritedir. Genel olarak devleti şu şekilde tanımlayabiliriz: Sınırları belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan bir insan topluluğunun yaşamını kolaylaştırmak için oluşturduğu ve varlığı diğer devletlerce tanınan bir örgüttür. Devletin üyelerine vatandaş (yurttaş) denir.
a. Egemenlik: Milletin ve onun tüzel kişisi olan devletin sahip olduğu yetkilerin tümü demektir. Egemenliğin ulusun olduğu söylemek, devlet yaşamında en üst gücün bir tek kişi ya da gruba değil, bütün ulusa ait olduğu anlamına gelir. Anayasanın 6. maddesi “Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz.” demektedir. Yasama, yürütme, yargı güçlerinin kullanımı iç egemenlik; devletin başka bir devlete bağımlı olmaması ve diğer devletlerle eşit durumda bulunması bağımsızlık adını alır.
b. Meşrutiyet: Egemenliğin meşru olması, iktidarın hukuk kurallarına uygun olarak hareket etmesidir. Günümüz demokratik toplumlarında iktidarın, hem hukuk kurallarına uygun olması hem de halkın desteğine sahip olması gerekir. İktidarda olan yöneticiler halkın temsilcileridir ve halk tarafından seçilerek gelmiştir. Eğer iktidar, halkın desteğini yitirirse hukuken meşru bile olsa değiştirilmesi gerekir.
c. Devlet: Devlet insanlık tarihinin en eski ve en köklü toplum kurumlarından birisidir. İnsan topluluklarının ekonomik ve toplumsal gelişmesinin belli bir aşamasında oluşmuş bir kurumdur. Ünlü Fransız düşünür Rousseau devleti şöyle tanımlar “Devlet ya da site, yaşamı üyelerinin birliğine da yanan bir tüzel kişidir. Amacı, üyelerinin korunma sı ve refahıdır.” Günümüzdeki modern devlet anlayışı 16. yy.dan itibaren şekillenmeye başlamıştı Devleti oluşturan temel öğeler ülke, halk ve otoritedir. Genel olarak devleti şu şekilde tanımlayabiliriz: Sınırları belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan bir insan topluluğunun yaşamını kolaylaştırmak için oluşturduğu ve varlığı diğer devletlerce tanınan bir örgüttür. Devletin üyelerine vatandaş (yurttaş) denir.
• Devletin Temel UnsurlarıDevleti oluşturan temel unsurlar ülke, halk, otoritedir. Ülke: Devletin sınırları belirlenmiş ve üzerinde egemen olduğu toprak parçasına ülke denir. Devletin ortaya çıkabilmesi için varlığı mutlaka gerekli olan unsurdur. Çünkü fiziki bir alan yerleşmemiş bir toplum düşünülemez. Bu toprak parçası coğrafi olarak ya da bir anlaşmayla çizilmiş sınırlarla komşularından ayrılır. Halkın üzerinde yaşadığı bu toprak parçası yurt (vatan) adını alır.
Halk: Aynı duyguları paylaşan, temel ihtiyaçlarını karşılamak için örgütlenmiş bulunan, ortak bir ülkü etrafında birleşmiş olan insan topluluğudur. İnsan topluluğunun varlığı da devletin vazgeçilmez unsurudur. Çünkü devletin varlık nedeni halktır. Halk olmadan devlet olmaz.
Otorite: Devlette karar verme yetkisinin kendisinde toplandığı bir otorite, başka bir deyişle devlet etkinliklerinde söz sahibi olan bir irade vardır. Bu otorite ya da irade egemenlik adını alır. Devletler belirli bir ülke üzerinde kurulmaktadır. Yine devlet o ülke üzerinde yaşayan toplumu yönetirken de otorite uygulanmaktadır. Çağdaş insan toplumlarındaki en büyük örgütlenme devlettir. Ve insanlar arası ilişkileri düzenler. Günümüz toplumlarında devletin işlevleri giderek artmıştır. Devlet bu görevlerini hükümet aracılığıyla yerine getirir.
Halk: Aynı duyguları paylaşan, temel ihtiyaçlarını karşılamak için örgütlenmiş bulunan, ortak bir ülkü etrafında birleşmiş olan insan topluluğudur. İnsan topluluğunun varlığı da devletin vazgeçilmez unsurudur. Çünkü devletin varlık nedeni halktır. Halk olmadan devlet olmaz.
Otorite: Devlette karar verme yetkisinin kendisinde toplandığı bir otorite, başka bir deyişle devlet etkinliklerinde söz sahibi olan bir irade vardır. Bu otorite ya da irade egemenlik adını alır. Devletler belirli bir ülke üzerinde kurulmaktadır. Yine devlet o ülke üzerinde yaşayan toplumu yönetirken de otorite uygulanmaktadır. Çağdaş insan toplumlarındaki en büyük örgütlenme devlettir. Ve insanlar arası ilişkileri düzenler. Günümüz toplumlarında devletin işlevleri giderek artmıştır. Devlet bu görevlerini hükümet aracılığıyla yerine getirir.
• Devletin İşlevleriDevlet, kamu düzenini korur. Zor ve kuvvet kullanabilme yetkisine sahiptir. Doğal kaynakların korunması, yaşam düzeyinin yükseltilmesi gibi işler en etkin biçimde devlet tarafından yerine getirilebilir. Diğer devletlerle ilişkilileri yürütür ve dış tehlikelere karşı ülkenin korunmasıyla yükümlüdür. Devlet diğer toplumsal kurumların işlevlerini yerine getirmelerine yardımcı olur. İnsan hak ve özgürlüklerini güvence altına alır. Bireylere din ve vicdan özgürlüğü sağlar.
Vatandaşın eğitim, sağlık gibi her çeşit gereksi-nimiyle ilgilenir. Devletin yasama, yürütme, yargı görevleri ayrı organlar tarafından yerine getirilir. Buna güçler ayrılığı denir.
Vatandaşın eğitim, sağlık gibi her çeşit gereksi-nimiyle ilgilenir. Devletin yasama, yürütme, yargı görevleri ayrı organlar tarafından yerine getirilir. Buna güçler ayrılığı denir.
• Devletin GörevleriToplumun siyasal olarak düzenlenmiş şekli olan devletin yasama, yürütme ve yargı görevleri vardır.
Yasama (Kanun Yapma): Millet adına temel hukuk düzenlemelerini yapan yasama organımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bu yetki devredilemez (Anayasa mad. 7).
Yürütme: Yasaları uygulayan ve hayata geçiren yürütme organımız Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı’dır.
Yargı: Hukukî anlaşmazlıklar baş gösterdiğinde sorunların çözümünde hakemlik eden ya da hukuk kurallarına uyulmadığında yaptırıma çarptıran yargı organımız Türk Milleti adına Bağımsız Mahkemelerdir. (Anayasa mad. 9)
Modern devletin iki temel niteliği vardır. Demokratik olması ve hukuk devleti olmasıdır.
Demokratik Devlet: Siyasal katılımın en yoğun olduğu devlettir. Demokrasinin temel koşulları şunlardır: Katılma (yurttaşların iktidara katılması), çoğulculuk (farklı, hatta karşıt görüşlerin, kişi ve grupların kendilerini özgürce ifade etmesi), hukuk devleti.
Hukuk Devleti: Devlet gücünün hukuka bağlanmasıdır. Hukuk devleti vatandaşlara temel hak ve hürriyetleri tanıyan, yürütme organlarının ve idare makamlarının hukuka bağlılığını ve vatandaşlara “hukukî güvenlik” sağlayan devlettir. Devlet gücü Anayasayla meşrulaştırılmıştır. Devletin
tüm fiilleri kanunlara dayanır. Tüm yurttaşlar kanun önünde eşittir. Bağımsız mahkemeler aracılığıyla, yurttaşlara devlete karşı hak arama ve kanun yolları açıktır.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. (Anayasa mad. 2)
Yasama (Kanun Yapma): Millet adına temel hukuk düzenlemelerini yapan yasama organımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bu yetki devredilemez (Anayasa mad. 7).
Yürütme: Yasaları uygulayan ve hayata geçiren yürütme organımız Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı’dır.
Yargı: Hukukî anlaşmazlıklar baş gösterdiğinde sorunların çözümünde hakemlik eden ya da hukuk kurallarına uyulmadığında yaptırıma çarptıran yargı organımız Türk Milleti adına Bağımsız Mahkemelerdir. (Anayasa mad. 9)
Modern devletin iki temel niteliği vardır. Demokratik olması ve hukuk devleti olmasıdır.
Demokratik Devlet: Siyasal katılımın en yoğun olduğu devlettir. Demokrasinin temel koşulları şunlardır: Katılma (yurttaşların iktidara katılması), çoğulculuk (farklı, hatta karşıt görüşlerin, kişi ve grupların kendilerini özgürce ifade etmesi), hukuk devleti.
Hukuk Devleti: Devlet gücünün hukuka bağlanmasıdır. Hukuk devleti vatandaşlara temel hak ve hürriyetleri tanıyan, yürütme organlarının ve idare makamlarının hukuka bağlılığını ve vatandaşlara “hukukî güvenlik” sağlayan devlettir. Devlet gücü Anayasayla meşrulaştırılmıştır. Devletin
tüm fiilleri kanunlara dayanır. Tüm yurttaşlar kanun önünde eşittir. Bağımsız mahkemeler aracılığıyla, yurttaşlara devlete karşı hak arama ve kanun yolları açıktır.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. (Anayasa mad. 2)
d. Hükümet: Yürütme organıdır. Siyasal gücü devlet adına kullanan kurumdur. Hükümeti meydana getiren unsurlar liderlik, karar verme süreci ve güçtür. Hükümetin görevleri toplumla ilgili belli amaçları saptamak, kaynakların kullanımını sağlamak, değerli kaynakların dağıtımını yapmak, toplumsal düzeni ve kontrolü sağlamaktır. Ülkemizde yürütme organı; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu’ndan oluşur. Bakanlar Kurulunun başkanı Başbakandır. Başbakan Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır. Bakanlar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından başbakan tarafından seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır. Hükümet edenler, hukuk kurallarına uygun olarak iktidarda bulunmak zorundadırlar. Çünkü, vatandaşlar ancak meşru bir hükümetin kararlarına uyarlar.
e. Parlâmento: Milletvekillerini içinde bulunduran kurumdur. Devletin yasama organıdır. Başlıca görevi yasa çıkarmak ve hükümeti denetlemektir. Parlâmento toplumun tüm sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı yerdir. Devletin bütçe ve kanun tasarılarını görüşür, kabul ya da red eder. Ayrıca, para basılmasına, genel ya da özel af ilanına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek, milletlerarası anlaşmaları onaylamak gibi görevleri vardır.
f. Siyasî Partiler: Çağdaş demokrasinin vazgeçilmez öğeleridir. Tek partinin hakim olduğu ülkeler dışında, demokratik çoğulcu rejimi benimsemiş her ülkede birden fazla parti faaliyette bulunmaktadır. Her ülkenin kendine özgü tarihsel, geleneksel özellikleri parti sistemini belirler. Siyasî par tiler adaylarının iktidara gelmelerini sağlamak için çaba göstermek amacıyla kurulan örgütlerdir. Hal
kın yöneticileri iş başına getirmesi siyasî partiler aracılığıyla olur. Siyasî partiler hukuk düzeninin sınırladığı çerçevede birbirleriyle rekabet ederler ve halkın oyunu almaya çalışırlar.
kın yöneticileri iş başına getirmesi siyasî partiler aracılığıyla olur. Siyasî partiler hukuk düzeninin sınırladığı çerçevede birbirleriyle rekabet ederler ve halkın oyunu almaya çalışırlar.
Muhalefet: Çoğulcu demokrasilerde çeşitli fikir ve düşünceye sahip partilerin iktidar mücadelesi yaptığı görülür. Çoğunluk oyu kazanan parti iktidar, diğerleri ise muhalefettir. Muhalefet hükümetin yaptığı işleri denetler ve eleştirir. Bu da siyasî partilerin önemli görevidir. Seçmen oyunu verdikten sonra hükümetin neler yaptığını detaylı olarak bilemez. Muhalif partiler sürekli olarak parlâmentoda bulunduklarından hükümeti denetler ve hatalarını saptayarak halka duyurur.
3. Seçim SistemleriDemokrasilerde yönetenler seçimle iş başına gelir. Her ülke kendi seçim sistemini kendi belirler. Seçimlerin serbest olması birden fazla aday arasında gerçek bir tercihe olanak vermesidir. Serbest ve dürüst seçim demokrasinin önde gelen ilkelerinden biridir. Seçimi etkileyen faktörlerin başında propaganda gelir.
Seçimlerin İşlevleri: Seçim, insanların siyasal açıdan toplumsallaşmasında eğitici bir rol oynar. Siyasal otoritenin dayandığı halk desteğini ölçme bakımından bir araçtır. Siyasal mücadelenin sonucunu değerlendirmede ölçüttür. Siyasal istikrarsızlıkların çözümünde araçtır.
Genel ve Eşit Oy: Tüm vatandaşlar gelir seviyesi, eğitim durumu, cinsiyet gibi özellikler gözetmeksizin oy hakkına sahiptir. Her seçmen tek bir oya sahiptir. Onsekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoyuna katılma hakkına sahiptir. Oy kullanabilmek için seçmen kütüğüne kayıtlı olmak gerekir. Er, erbaş, askeri öğrenciler, kamu haklarından yoksun bırakılanlar, hapishanedeki hükümlüler oy hakkından mahrumdur.
Serbest Oy: Seçmenlerin oylarını maddî ve manevî bir baskıya uğramadan kullanabilmesidir. Anayasamıza göre, oy vermek bir görev değil, vatandaşlık hakkıdır. 1987 yılında oy sistemi zorunlu hale getirilmiş, bu da Türkiye’de seçimlere katılma oranını önemli ölçüde artmıştır.
Gizli Oy: Hiç kimse, bir seçmenin kime oy verdiğini öğrenemez. Bu da oy kullanan kişilerin baskı altında kalmadan oyunu kullanmasını sağlar. Seçmenin oyunu kapalı oy verme yerinde kullanması, oy pusulasının resmî mühürlü kapalı zarf içinde atılması gibi tedbirler oyun gizliliğini sağlamak amacına yöneliktir.
Açık Sayım ve Döküm: Seçimlerde kullanılan oyların sayım ve dökümünün kamuya açık olmasıdır. Oy verme yerinde bulunanlar sayım ve dökümü takip ederler. Sandık kurulu başkanı seçim sonuçlarını gösteren tutanağı herkesin görebileceği bir yere asmak zorundadır.
Günümüzde uygulanmakta olan seçim sistemleri iki grupta toplanabilir:
a. Çoğunluk Sistemi: Bu sistemde bir seçim çevresinde seçime giren partiler arasında en çok oy alan parti seçimi kazanmış sayılır. Çoğunluk sistemi ikiye ayrılır.
Tek turlu çoğunluk sistemi: Bu sistemde seçmen sayısının yarısından fazla oy almasa bile en çok oy alan parti seçimi kazanır. Tüm milletvekillerini o parti çıkarır.
İki turlu çoğunluk sistemi: ilk turda seçilebilmek için oyların yarıdan fazlasını elde etmek gerekir. Eğer ilk turda adaylardan hiçbiri oyların yarıdan fazlasını alamamışsa bir süre sonra ikinci bir oylama yapılır. Bu oylamada en çok oy alan aday ya da adaylar seçilmiş sayılır.
Seçimlerin İşlevleri: Seçim, insanların siyasal açıdan toplumsallaşmasında eğitici bir rol oynar. Siyasal otoritenin dayandığı halk desteğini ölçme bakımından bir araçtır. Siyasal mücadelenin sonucunu değerlendirmede ölçüttür. Siyasal istikrarsızlıkların çözümünde araçtır.
Genel ve Eşit Oy: Tüm vatandaşlar gelir seviyesi, eğitim durumu, cinsiyet gibi özellikler gözetmeksizin oy hakkına sahiptir. Her seçmen tek bir oya sahiptir. Onsekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoyuna katılma hakkına sahiptir. Oy kullanabilmek için seçmen kütüğüne kayıtlı olmak gerekir. Er, erbaş, askeri öğrenciler, kamu haklarından yoksun bırakılanlar, hapishanedeki hükümlüler oy hakkından mahrumdur.
Serbest Oy: Seçmenlerin oylarını maddî ve manevî bir baskıya uğramadan kullanabilmesidir. Anayasamıza göre, oy vermek bir görev değil, vatandaşlık hakkıdır. 1987 yılında oy sistemi zorunlu hale getirilmiş, bu da Türkiye’de seçimlere katılma oranını önemli ölçüde artmıştır.
Gizli Oy: Hiç kimse, bir seçmenin kime oy verdiğini öğrenemez. Bu da oy kullanan kişilerin baskı altında kalmadan oyunu kullanmasını sağlar. Seçmenin oyunu kapalı oy verme yerinde kullanması, oy pusulasının resmî mühürlü kapalı zarf içinde atılması gibi tedbirler oyun gizliliğini sağlamak amacına yöneliktir.
Açık Sayım ve Döküm: Seçimlerde kullanılan oyların sayım ve dökümünün kamuya açık olmasıdır. Oy verme yerinde bulunanlar sayım ve dökümü takip ederler. Sandık kurulu başkanı seçim sonuçlarını gösteren tutanağı herkesin görebileceği bir yere asmak zorundadır.
Günümüzde uygulanmakta olan seçim sistemleri iki grupta toplanabilir:
a. Çoğunluk Sistemi: Bu sistemde bir seçim çevresinde seçime giren partiler arasında en çok oy alan parti seçimi kazanmış sayılır. Çoğunluk sistemi ikiye ayrılır.
Tek turlu çoğunluk sistemi: Bu sistemde seçmen sayısının yarısından fazla oy almasa bile en çok oy alan parti seçimi kazanır. Tüm milletvekillerini o parti çıkarır.
İki turlu çoğunluk sistemi: ilk turda seçilebilmek için oyların yarıdan fazlasını elde etmek gerekir. Eğer ilk turda adaylardan hiçbiri oyların yarıdan fazlasını alamamışsa bir süre sonra ikinci bir oylama yapılır. Bu oylamada en çok oy alan aday ya da adaylar seçilmiş sayılır.
b. Nispî Temsil Sistemi: Bu sistemde bir seçerli oyların oranına göre temsilci çıkarırlar. Nispî temsil sisteminin amacı her parti ya da gruba siyasal gücü ile orantılı temsil edilme olanağı vermektedir. Nispî temsil, hak eşitliğini sağlamaya çalışa rak adalet ilkesini yerine getirmektir. Nispî temsil
sistemi uygulanan ülkelerde oyların değişik partilere bölünmesi yüzünden tek partinin mecliste çoğunluğu sağlaması daha zordur. Böyle durumlarda
bazı partiler anlaşır ve karma hükümet kurarlar. Buna “Koalisyon” denir.
sistemi uygulanan ülkelerde oyların değişik partilere bölünmesi yüzünden tek partinin mecliste çoğunluğu sağlaması daha zordur. Böyle durumlarda
bazı partiler anlaşır ve karma hükümet kurarlar. Buna “Koalisyon” denir.
4. Siyasal Yönetim ŞekilleriBir toplumda yönetenlerle yönetilenlerin genel olarak ayrılış biçimine siyasal yönetim şekli denir. Genelde iki siyasal yönetim biçiminden bahsedebiliriz.
a. Baskıcı Yönetim: Bu yönetimlerde yetkiler bir kişide toplanır. Demokratik hak ve özgürlükler kısıtlanır. Yönetenlerin yetkilerinin hiçbir şekilde sınırlandırılmadığı, disiplinin ağır bastığı bir yönetim şeklidir. Çoğulculuk yoktur. Halk siyasetin dışındadır ve yönetime katılamaz. Baskıcı yönetimlerin başlıcaları monarşi ve oligarşidir.
a. Baskıcı Yönetim: Bu yönetimlerde yetkiler bir kişide toplanır. Demokratik hak ve özgürlükler kısıtlanır. Yönetenlerin yetkilerinin hiçbir şekilde sınırlandırılmadığı, disiplinin ağır bastığı bir yönetim şeklidir. Çoğulculuk yoktur. Halk siyasetin dışındadır ve yönetime katılamaz. Baskıcı yönetimlerin başlıcaları monarşi ve oligarşidir.
b. Özgürlükçü Yönetim: Demokratik yönetimdir. Vatandaşlar arasında ayrıcalık tanımayan, yöneticilerin seçimle iş başına geldiği ve halk egemenliğine dayanan siyasî yönetim biçimidir. Devletin yasama, yürütme ve yargı görevleri ayrı ayrı organlar tarafından yerine getirilir. Buna kuvvetler
ayrılığı denir.
ayrılığı denir.
5. Egemenliğin Kaynağına Göre Devlet ŞekilleriEgemenliğin (Hakimiyetin) kaynağına göre devletleri dört grupta toplayabiliriz.
a. Demokratik Devlet : Egemenliğin kaynağı halkın iradesidir; bir başka deyişle, yönetilenlerin seçimidir. Bu anlayış ilk önce Amerika Birleşik Devletleri Bağımsızlık Bildirisinde açıklanmıştır. O günden bu yana pek çok devlet bu anlayışı benimsemiştir. Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir. Bu tür devletlerde yöneticiler belli bir zaman için seçimle iş başına gelir. Milletin iradesi en üstün iradedir. Demokratik devletlerde kişi hak ve hürriyetleri anayasa ile teminat altına almıştır. Demokratik yönetimlerde kişiler kendilerine tanınan hak ve hürriyetlerden yararlanarak yönetime katılabilirler. Bunu partiye girmek veya istediği partiye oy vermek şeklinde yapabilirler.
b. Monarşik Devlet: Siyasal otoritenin tek bir kişi ve onun temsilcileri tarafından kullanılmasıdır. Bu kişi bir kral, kraliçe, padişah veya prens olabilir. Devletin yasama, yürütme, yargı görevleri tek bir kişinin ya da onun temsilcilerinin elinde toplanır.
Mutlak Monarşi: Bu monarşilerde siyasal otoriteye sahip olan kişinin yetkileri sınırsızdır. Kendini denetleyen, sınırlayan bir kurum yoktur. Mutlak otoriteye sahiptir.
Meşruti Monarşi: Hükümdarın yetkilerinin çoğunu meclis ve öteki anayasal kurumlara devrettiği sınırlandırılmış monarşidir. Böyle olmasıyla beraber son söz yine hükümdara aittir.
Mutlak Monarşi: Bu monarşilerde siyasal otoriteye sahip olan kişinin yetkileri sınırsızdır. Kendini denetleyen, sınırlayan bir kurum yoktur. Mutlak otoriteye sahiptir.
Meşruti Monarşi: Hükümdarın yetkilerinin çoğunu meclis ve öteki anayasal kurumlara devrettiği sınırlandırılmış monarşidir. Böyle olmasıyla beraber son söz yine hükümdara aittir.
c. Teokratik Devlet: Din kurallarına göre kuru lup yönetilen devlettir. İnsanlar devletin Tanrı’nın iradesiyle kurulduğuna inanırlar. Yöneticiler yaptıklarından dolayı Tanrı’ya karşı sorumludurlar. Egemenliğin kaynağı Tanrı ve Tanrı buyruklarıdır.
d. Oligarşik Devlet: Egemenlik bir grupta toplanmıştır. Devletin diğer yöneticileri bu grup tarafından atanır. Kanunlar bu grup tarafından yapılır
ve yönetim grup adına gerçekleştirilir. Eğer egemenliği elinde bulunduran grup soylular ise Aristokrasi adını alır.
ve yönetim grup adına gerçekleştirilir. Eğer egemenliği elinde bulunduran grup soylular ise Aristokrasi adını alır.
e. Otokratik Devlet: Bu, ilkel topluluklarda geçerli olan bir yönetim biçimidir. Egemenliğin kaynağı zor kullanma ya da kaba güçtür. Şef genellikle en güçlü olandır. Kendisinden daha güçlü biri çıkana kadar yetkisini kullanır.
6. Örgütlenme Bakımından Devlet ŞekilleriÖrgütlenmesi bakımından devleti üniter ve federe olarak ikiye ayırmak mümkündür. Üniter devlet tek yapılı devlettir, mutlak bir hukuk ve yasa birliği vardır. Federe devlette ise söz konusu olan, birden çok devletin bazı yetkilerinden, federal devlet lehine vazgeçerek birlikte ayrı bir devlet, bir federasyon oluşturmalıdır.
7. Yönetimin Yapısal GörünümüDevlet görevleri içinde gittikçe güçlenen ve yaygın bir görünümü olan kamu yönetimidir. Bunlar ülkenin her yanına yayılan bireylerin, hemen her an karşılaştıkları ve ilişki içinde bulundukları kuruluşlardır.Yapısal anlamda kamu yönetimi, yasama ve yargı organları dışında kalan tüm devlet kurumlarını kapsar. Bunları çeşitli biçimlerde örgütlenmiş olarak görebiliyoruz. Yönetsel kuruluşların bir bölümü “tekli makam” bir bölümü de “kurul” eli ile yönetilirler. Görevleri açısından da bir bölümü “yalın görevli” bir bölümü de “karma görevli”dir.
Yönetsel kuruluşlar şu gruplara ayrılabilir:
a. Genel Yönetim Kuruluşları: Devletin temel yönetsel yapısını oluşturan kuruluşlara Genel Yönetim Kuruluşları ya da Merkez Yönetimi adı verilir. Bu kuruluşlar kendi içinde merkez örgütü ve taşra örgütü olarak ikiye ayrılır. Genel yönetimin merkez örgütü Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu ve Bakanlıkları içine alır. Taşra yönetimi ise bölge yönetimi ile il, ilçe ve bucak yönetiminden oluşur.
a. Genel Yönetim Kuruluşları: Devletin temel yönetsel yapısını oluşturan kuruluşlara Genel Yönetim Kuruluşları ya da Merkez Yönetimi adı verilir. Bu kuruluşlar kendi içinde merkez örgütü ve taşra örgütü olarak ikiye ayrılır. Genel yönetimin merkez örgütü Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu ve Bakanlıkları içine alır. Taşra yönetimi ise bölge yönetimi ile il, ilçe ve bucak yönetiminden oluşur.
Taşra ÖrgütüBir bakanlığın ya da kamu kurumunun üstlendiği hizmetleri, başkentten sunması olanaklı değildir. Bu nedenle hiyerarşik bir şekilde merkez örgütüne bağlı taşra örgütü vardır.
İl Yönetimi: il yönetiminin başı validir. Devletin, hükümetin ve bakanlıkların ildeki temsilcisi aynı zamanda il Özel idaresinin başı ve yürütme organıdır. Tek tek bütün taşra kuruluşlarının genel yönetiminden ve eşgüdümünden sorumludur. Vali içişleri Bakanının önerisi üzerine, Bakanlar Kurulu kararı ile Cumhurbaşkanı’nın onayıyla atanır. Valiye ilin yönetiminde yardımcı olan İl Yönetim Kurulu bulunur.
İlçe Yönetimi: ilçede hükümetin temsilcisi kaymakamdır. Kaymakam ilçe yönetiminin başıdır, ilçenin mülkî amiri ve ilçedeki yönetim örgütü görevlilerin hiyerarşik üstüdür. Kaymakam, görevlerini valinin gözetim ve denetimi altında yapar. İlçe içindeki yönetsel kuruluşları denetler ve bunlar arasında iş-
birliğini sağlar. Kaymakam içişleri Bakanının uygun görüşü ve Cumhurbaşkanı’nın onayıyla atanır.
birliğini sağlar. Kaymakam içişleri Bakanının uygun görüşü ve Cumhurbaşkanı’nın onayıyla atanır.
Bucak Yönetimi: Bucak ilçenin bir alt kademesidir. Bucak müdürünün yönetiminde, seçimle göreve gelen üyelerin de bulunduğu bir bucak meclisi ve bucak komisyonunun bulunduğu, küçük bir örgütü vardır. Ancak bucaklar, beklenen gelişmeyi gösteremedikleri için zaman içinde varlığını koruyan bucak sayısı azalmış, yasalarda yeri bulunmakla beraber etkisi kalmamıştır.
b. Yerel Yönetim Kuruluşları: Halkın yönetimine katılmasını sağlayan yerel yönetim kuruluşları Anayasada da belirtildiği gibi üçlü biçimde örgütlenmiştir (İl özel idaresi, belediyeler, köyler).Bunlar genel yönetimin dışında özerklikleri olan kuruluşlardır.
c. Hizmetsel Yönetim Kuruluşları: Belli hizmet alanları ile uğraşmak üzere genel yönetimin ve yerel yönetimin dışında örgütlenen ve özerklikleri olan kamu kuruluşlarıdır. Bunlara hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşları da denir.Bunlar tüzel kişiliği olan, görevlerini kendi organları eli ile yürüten özerk kuruluşlardır. Üniversiteler, TRT, SSK, Emekli Sandığı, KİT’ler gibi kuruluşlar, bu tür kuruluşlardır.
d. Meslek Kuruluşları: Avukatlık, doktorluk, mühendislik, mimarlık gibi bazı mesleklerde çalışanların zorunlu üyelik ilkesine dayalı olarak örgütlenmeleri öngörülmüştür. Bunlar toplumsal yaşamda etkili olan ve özel bir denetim isteyen mesleklerdir. Anayasa bunlara Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları demektedir.
e. Denetleme ve Danışma Kuruluşları: Danıştay, Sayıştay, Devlet Denetleme Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu gibi kurumlar yönetime yardımcı olan kuruluşlardır.
f. Özel Hukuk Yapılı Kuruluşlar: Kamu yönetimi ile ilgili bazı kuruluşlar, özel hukuk alanında uygulanan örgüt biçimlerinden yararlanılarak kurulmuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder